18 Ocak 2012 Çarşamba

EVLİLİK ÜZERİNE

Aşkta başarı için ''5 doğru, 1 yanlış'' kuralı

Neden bazılarının evlilikleri yolunda? Mutlu evliliğin formülü ne? İşin aslı, ''anneanne çeyizi''nde saklı, ama biz yine de ''bilimsel yöntemler''e kulak verelim. Batı''da 50-60 senedir evlilikle ilgili araştırmalar yapılıyor. 1991''de Amerikalı psikologlar Laura Stafford ile Daniel Canary, mutlu evliliklerin sırrını araştırmak için binlerce kişiyle konuşmuş, yüzlerce yöntem arasından en çok uygulanan beşinde karar kılmışlar, böylece ortaya ''İlişki Yürütme Stratejileri'' adlı teori çıkmış.

İnsana ''Ben zaten bunları biliyorum,'' dedirten, ama çok az kişinin ciddiye aldığı beş kural: Olumluluk, açıklık, bağlılık, sosyal çevre ve sorumlulukları paylaşma. Bu teorinin ortaya atılmasından sonra dünyanın dört bir yanında evli insanların ilişkilerini nasıl ayakta tuttukları, söz konusu stratejilere ne kadar başvurdukları araştırılmış. ABD ve Avrupa''da benzerlikler görülmüş, Asya ülkelerinde ise bazı farklılıklar...

Acaba Türk ailesi, ''İlişki Yürütme Stratejileri''ne ne kadar itibar ediyor? Psikolog Cemre Torun Narin, bu soruya yanıt vermek için 2003''te yola koyulmuş; kentsoylu, İstanbul''da A sınıf mensubu iyi eğitimli, kariyer sahibi yeni evli, çocuksuz 31 çifte, tuzaklarla örülü 100 soru yöneltmiş. Çifler, 26-35 yaşları arasındalar. Narin''in Boğaziçi Üniversitesi''ne teslim ettiği ''Türk Evli Çiftlerin İlişkilerini Yürütmede Kullandıkları Stratejiler ve Evlilikte Doyum'' adlı master tezi, Stafford ve Canary''in öne sürdükleri strateji modeli ve ölçeği üzerine kurulmuş.

Açıklığın dozunu kaçırmayın

Beş yıllık evli olan Narin de ilişkisini diri tutmak için ''beş altın yöntem''i kullanıyormuş. Çünkü araştırmalara göre evliliğin ilk yıllarında bu yöntemleri kullananların ilerde de ilişkileri rayında gidiyormuş. Herkesin arzusu mutlu olmak! Narin, "Eğer, mutlu olmak istiyorsanız, her beş olumlu davranışa bir olumsuz davranış sergileyin," diyor.

Peki, genç çiftler cephesinde durum nasıl? Narin, araştırma bulguları hakkında şunları söylüyor: "Katılımcıların ''İlişkiyi Yürütme Stratejileri''ni kullandıkları kesin. Çiftler arasında büyük sorunlar yaşayanlar yoktu. Olumluluk ve bağlılığı vurgulayan ifadeler en çok kullanılan yöntemler. Açıklık konusunda bir etki çıkmadı. Eğer çiftler farklı seviyelerde açıklığı kullanıyorlarsa o zaman bu, ilişkiyi olumsuz etkiliyor. Kadın ilişki hakkında konuşmaya hazır, duygularını açıklıyor, ancak eşi duvar gibi. Bu fark ne kadar fazla olursa, evlilik de o kadar mutsuz oluyor. Kadın da erkek de aynı tavrı gösteriyorsa, ikisi de açık ya da ikisi de ketumsa sorun çıkmıyor.

Eşlerin kendilerini ve ilişkilerini nasıl gördüklerini de araştırdım, gerçek ile algıladıkları arasındaki farkı sorguladım. Bizim karşı tarafı nasıl algıladığımız, bizim ne yaptığımızdan çok daha önemli. Yani, kendimiz bu yöntemleri az kullanabiliriz, ama eşimizin çok kullandığını düşünüyorsak evliliğimiz olumlu etkileniyor. Algı, mevcut durumu değiştiriyor. Özellikle, erkeklerin eşlerini olumlu görmeleri çok belirleyici. Kadınlar daha gerçekçi, kocalarını nasıl gördükleri çok da fark etmiyor."

Narin''e göre araştırmasının en ilginç bulgusu, Türk kadınlarının sorumluluk almaktan hoşlanmaları. Bu araştırmanın kariyer sahibi, master''lı kadınları kapsadığı unutulmasın. Çıkan sonuç, feministlerin tüylerini diken diken edebilir. İş dönüşü evdeki görevlerini yapmak, mesela eve mis kokulu mumlar almak, masaya değişik bir yemek getirmek, aile üyelerine hoş bir akşam daveti vermiş olmak kadınları orgazma ulaştırabilir. Yani kadınlar sırtlarında yük taşımaktan memnun!

Düşünün okumamış kadınların halini. Arkadaşlarını ve ailelerini hayatlarına ortak eden, onlarla birlikte hoşça zaman geçiren erkeklerin mutluluklarına diyecek yok. Ey kadınlar, kocalarınızı elinizde tutmak istiyorsanız onların yakınlarına yakın davranın, onları ev atmosferine dahil edin! Erkeklere düşen ''ağır görevler'' ise evin bütçesini yapmak, vergileri ödemek, arabayı servise götürmek.

Bir ilişkinin muhasebesi

Psikolog Cemre Torun Narin, diri ve sağlıklı bir ilişki isteyenlere "Aşağıdaki davranışlara ne kadar yakınsanız, mutluluk o kadar yanınızdadır," diyor.

Gününün nasıl geçtiğini sorarım.

"Arkadaşların ve ailenle zaman geçirmekten hoşlanıyorum. Ne keyifli zaman geçirdik," derim.

İlişkimize dair beklentilerimi söylerim.

İlişkimizin geleceği olduğunu vurgularım.

Onun kendine olan güvenini artırmak için kompliman yaparım.

Evdeki sorumlulukları eşit paylaşırım, sorumluluktan kaçmam.

Onun düşünce ve duygularını öğrenmek isterim, onu bu konuda teşvik ederim.

Onunla geçirdiğimiz zamanın keyifli geçmesi için özen gösteririm.

Uyuşmazlıkların çözümü konusunda onunla işbirliği yaparım.

Sık sık kompliman yaparım.

Eleştirilerim yapıcıdır.

Sabırlı ve hoşgörülüyüm.

Ona olan bağlılığımı, sadakatimi hatırlatırım.

Ona karşı, iyi, nazik ve kibarım.

Onun yanında neşeli, espritüel ve pozitifim.

Beraberken romantik olmaya çalışırım.

Ona geçmişte ilişkimizle ilgili verdiğimiz kararları hatırlatırım.

Beş mutluluk hapı:

Olumluluk: Her gün gördüğünüz eşinize karşı özenli olmanız gerekiyor. Eşe güler yüzlü olmak, ona gününün nasıl geçtiğini sormak, empati gösterebilmek, saygılı olmak, yargısal eleştiriden uzak durmak çok önemli. Ancak mihenk taşı, espri anlayışı... Bir tartışmayı olumlu bir tartışma haline dönüştürebiliyorsanız, anlaşmazlıkları çözmekten yanaysanız, eleştirileriniz can yakıcı değilse, sürekli yakınmıyorsanız hal ve gidişiniz ''pekiyi'' demektir. ''Her beş olumlu davranışa bir negatif davranış'' kuralını yabana atmayın!

Açıklık: İlişkiyle ilgili konuşmak ve eşinize hislerinizi anlatmak çok önemli. Açıklık bazen iyi, bazen kötü sonuç verebiliyor. Açıklığın ne kadar olduğu ve dozu çok önemli. Eğer bir ilişki hakkında sabahlara kadar konuşuyorsanız, o da iyi değil. Erkekler, bir ilişki hakkında konuşurken ''sorun mu var?'' endişesini yaşıyor. Kadınlar ise konuşmaktan zevk alıyorlar. Bu yüzden farklı sorunlar yaratabiliyor açıklık.

Bağlılık: İlişkide bağlılığı ifade eden sözler ve davranışlar çok önemli. Eşe olan sadakati, ilişkinin geleceğine olan inancı ve güveni vurgulamaktan korkmayın. ''Beraber yaşlanacağız'', ''çocuklarımız, torunlarımız olacak'', ''ilerde şöyle yaparız, böyle yaparız,'' türünden klişe sözleri duymaya insanların ihtiyacı var. Olumluluktan sonra gelen en önemli faktör bağlılık. Zaten ömür boyu beraber olmak için evleniyoruz, ama bir süre sonra bunlar unutuluyor. Hayatın gidişatı içinde insanlar bunu ifade etmekten uzak kalıyorlar. Birbirinize küçük notlar iletebilir, mesajlar atabilirsiniz. ''Nasıl olsa benim ona karşı ne kadar sadık olduğumu biliyor,'' demeyin.

Sosyal çevre: Ailenin ve ortak arkadaşların evliliğe katılması olmazsa olmaz bir kural. Ama bu, erkeğin ve kadının kendi arkadaşlarıyla takılması anlamına gelmiyor. (Mutlu evlilik için en gerekli şeylerden biri de, eşlerin kendi ailelerinden bağımsız olmaları. Özellikle erkeklerin ailelerinden kopabilmiş ve bireyselleşmiş olmaları evliliklerini olumlu etkiliyor. Ancak, ülkemizde hem erkekler, hem kadınlar fazlasıyla ailelerinin etkisi altındalar.) Türk toplumunda ailelerin evlilikler üzerinde büyük etkisi var, bunun yanı sıra ortak arkadaşların, sosyal ortak çevrenin oluşması da çok önemli.

Sorumlulukları paylaşmak: Evin içinde ya da dışında yapılması gereken işleri paylaşmak mutluluğu artıran bir faktör. İki tarafta eşit ve kendi üzerine düşen işi yaptığını hissediyorsa bu evliliği kesinlikle olumlu etkiliyor. Kadınlar, erkeklerin üzerine düşeni yapmalarından memnun oluyor.



Yazan : Şule Çizmeci
Kaynak : www.radikal.com.tr


Hiç yorum yok: